DONANMA MECMUASI 3 / Mayıs.1910
DONANMA MECMUASI 3 /Mayıs 1910
İtalyadan gönderilen şu resimin altındaki yazıyı aynıyla atiye nakil ediyoruz. Hükümet müstebadanın sipariş ettiği bu geminin takriben
Nısf taksidi tediye edilmiş olduğundan bu hususta hükümet meşrutamızın bilhassa nazırı dikkatini celb ederiz:
<<İki buçuk sene evvel Gio. Ansaldo & C. Ship building factories ‘e sipariş edilip iki senede ikmali kontratı icabından olan osmanlı gemisinin hali hazırı! ! . . . >>
Sayfa: 193
memurin hükümetin enzar dikkati ve hamiyetine
muaveneti milliye
Bundan kırk sene evvel – bütün manasıyla cahil olan <<Japonlar>>; bugün ilmi medeniyette bahusus cihan siyasette en ileri safı işgal ediyor. Bu azim hakikati dünyanın en hücra köşesine kadar isal ve esma eden en son vasıta; coşma mülhami kübrasında atılan topların taraka muhib intibah engizi olmuştur. Pek doğru olarak denilebilir ki otuzbeş senelik Japon faaliyetinin yeğane hedefi, bu coşma muzafferiyetinden ibaret idi. bu şanlı muharebe vasıtasıyladır ki o küçük bünyeli, sarı benizli Japonlar; akvamı şarkiyeyi baziçe amal ve hasta eden veya itmek isteyen garbın hodser istedikleri hutuvat siyasiyeyi – eskiden olduğu gibi – mağrurane, hodbinane, belki kemali hazım ve ihtiyat ile atmaları lüzumunu anlatmışlardır.
Hayat malla nisbetle kısalığı pek aşikar olan otuzbeş senelik bir zaman zarfındaki bu harika muvaffakiyet ve muzafferiyetin ser, sebebi hakikisi nedir?. .
Bu ser; şüphe edilemiz ki, imparatordan taik aciz bir hamle varıncaya kadar Japon namını taşıyan her ferdin tali vatan uğrunda yek diğeriyle musabaka edercesine müessir ulviyeyi fedakarı ibrazına can ile baş ile çalışmasından ibarettir.
Japonyada; memleketin terkisi, milletin talis emrinde icra edilen her bir teşebbüsün pişdarı bizzat imparator olmuştur.
Fakat bu muhterem pişdarın pirivan hamiyet şiarı, – ahval ve şerait hayatiye nazarı dikkate alındığı takdirde – çok dakikalar pişdarı arkada bırakmaya muvaffak olmuşlardır.
Hepimizce malumdur ki japonyanın devreyi talisi olan son otuzbeş sene; bizim için bir inhitat ve izmihilal olmuştur.
Kaderin cilveyi garibine bakınız ki semaviden hiç birine mutekit olmayan bir tacidar, milletine kendiliğinden meşrutiyet idare bahş ediyor, bahş ediyor da bidayet emirde – ahali tarafından muhalefet şedideye maruz kalıyor! . . .
Biri tarafında ise meşruti emir eden bir dinin sahib muazzamına vekalet eden bir halife; meşrutiyet idare isteyen evladı vatanın ağzını tıkıyor, bu gayyur, zındanlara, denizlere atıyor! . . .
Fakat neticede o tacidar, milletinin ser saadetine
Sayfa: 194
nadir el misal bir akıl zafer konduruyor… ba lanihaye tabayı şakiresinin ve hatta bilumum cihan insaniyetin mahbub kulubi olmak üzere tebcil ve tevkir ediliyor!…
Bir yeni hünkar ise; otuzüç senedir kanunu emmekle, evladını öldürmek, zindanlara atmakla meşgul olduğu alicenap milletin; cenah atıfet ve himayetine zelilane sığınmış; bakiye hayatını ikmale uğraşıyor.
Bu iki muasır hükümdarın biri; haliçde yatan gemilerin matabih bacasından biraz kazayla duman çıktığı için gemilerin yıldız dağlarına doğru çıkacağı veyahut oraları topa tutacağı hakkında aldığı yüzlerce jurnal üzerine cellatlarını koşturuyor…. Tahkikat icra ettiriyor… neticede gemilere verilen kömür en fena cinsinden olduğu için fazla duman çıkardığını anlıyor. . . fakat rahat durabiliyormu ya?… <<elhain haif>> mantığınca bir defa kuşkulanmış… büyük topların kamalarını çıkartırıp metruk bir anbara, bir harabezara attırmadan, küçük topları ise tamamıyla yerinden söktürmeden rahat edemiyor!…
Diğeri ise, bu esnalarda esdar eylediği imparatoryanın da (*) şöyle diyor: <<………………….müdafaayı milliye mesailine gelince: bir günlük ihmal ve tessebbüb bir asırlık teessüf ve telhif davet eder. Biz; bu muhameyi derpiş ettiğimiz içindir ki handan mahsusatını tasrif ederek altı senelik bir zaman için senevi 300000- yen (tahminen 36000- İngiliz lirası) iane iatasını taahhüd eyliyor ve memurin mülkiye ve askeriyemize – ahvali fevkalade müstesna olmak şartıyla- yine aynı müddet zarfında maaşlarının onda birini ianeten iata etmelerini irade ediyoruz ki bu ianetin mecmuu; sefin harbiye inşası için olan sermayeyi ikmale tahsis kılınacaktır…eh>>
Bu gün, hamd olsun öyle bir padişah alicahe malik bulunuyoruz ki donanma ianesine her sene bir maaş terk edeceğini lütfen taahüt buyurduktan başka bu haraket milliyeyi idare eden <<muavenet milliye cemiyetinin>> riyaset fahriyesini bile kabul buyurarak bilumum evlatlarını müstağrık şükran bırakmışlardır…
(*)muaveneti milliye hakkındaki bu iradenin tarihi 10.şubat.1893 dür.
Sayfa: 195
<< Yadiğarı millet >>in ibtidai sürat tecrübesi.
sayfa: 196
<< yadiğarı millet >> fabrikanın rıhtımında
sayfa: 197
O halde! … Bizi bu hırgürde fedakarlıktan mani edecek ne gibi hissiz bir düşünce tasvir edilebilir ki maalesef bir kısım memurinimiz padişahlarının imtisal ve emsallerine iştirakta tehir gösteriyorlar…
Ey memurin muhtereme, ey… gayeyi endişesi <<hayat vatan>> olan bir emiri hayra, bir maksat mukaddese mateessüf iştirakta itaat gösteren memurin kerem kardeşlerim!
Sizinle şurada, milletin inzarı takdiri önünde kardeşane bir hasbihal yapmak istiyorum…. Bu tehirin, bataetin nezd hamiyyetperveranede tenzil kadrinizi mucib olacağını bildiğim için derki, siz kardeşlerimi ikaz etmeye bir vecibeyi milliye, bir farizeyi vicdaniye taliki ediyorum… dinleyiniz:
Donanmayı Osmani muaveneti milliye cemiyeti tevkifat subhaniyyeye istinaden birkaç ay evvel teşkil etti… ve efradı milletin hamiyet ve fedakarlığıyla da günden güne tevsii daireyi hizmet etmekte!…
Donanma ianesine efradı milletin cümlesi – maalesef zenginlerin bir çoğu müstesna – güçleri yettiği nispette iştirak ettiler…
Askerler; Fedakarlıklarına nispetle aldıkları maaş bir hiçden ibaret olan kahraman askerler, neferden müşire varıncaya kadar bilistisna ikişer maaş terk ettiler…
Hatta bir ay talim silah altına çağırılan redifler bile istihkak askeriyelerini maalmemnuniye donanma ianesine terk ettiler…
Hudud boylarında karlar içinde vatanı bekleyen Mehmetcikler, aldıkları mecidiyenin hemen on dokuz kuruşunu, belki tamamını sevine sevine ianeyi milliyeye terk ediyorlar.
Yasef, Vartan ve Hıristolar da peyder pey bu selah arkadaşlarına imtisale başladılar.
Yemende eşkıya ile musadematta bulunan askerler; derc ettikleri ianeti kaliyeyi göndermekle beraber umum askerlere imtisalen kendilerinin de senede bir maaş terk edeceklerini taahhüt ediyorlar. Muş taburundan, bilmem nereden umuma imtişalen senede birer maaş terk edeceklerine ve bir çok yerlerden fıkarayı zürranın, ahalinin; vergilerinin bir mislini ianeyi milliyeye itaya amade bulunduklarına dair taahüdat geliyorda…. İstanbul içindeki bazı devairde bu hususa dair ufacık bir hareket bile görülmüyor!
İnsaf edelim. Askerler; yine bizleri, bizim münafaamızı muhafaza için kullanacakları vesaitin, vesaiti harbiyenin tedarikinde bizi fersahlarca geride bırakıyorlar da….. bazılarımız hala…. <<efendim, hangi kaide meşrutiyete sığar ki iane namıyla maaşdan – para kesilsin! …>> gibi safsatalarla etrafımızdakileri kandırmaya ve sedayı vicdanımızı iskata çabalıyoruz!!!..
Bu suale bendeniz pek haklı olarak şu yolda cevap vereceğim:
<<evet, bu hal; üç buçuk gün zarfında memleketi mahvdan kurtarıp zirveyi ikbale esad
Sayfa: 198
eden Japon kuvvayı meşrutiyetine pek güzel, pek kolay sağlar!>>
şimdi, böyle düşünenlere bilmukabele ben de soruyorum:
<<senede senede güç bela altı maaş aldığınız zaman ve kısmı azamının; izzetlerin, filanların cebine gireceğine yakinen bildiğiniz halde, hangi kanuna, hangi kaideye tevfiken Hicaz ianesi, aynı zabit, aynı zerka, iskanı muhacirin, harekatı arzıye, Anadolu muhacini, silabezdiğan ianesi namıyla bir çok paralar veriyor ve hatta bu arada Abdülhamidin veladeti veyahut cülusunu alkışlamak için de para sarf ediyordunuz?!>>
Musaadenizle bu suale de tarafınızdan bendeniz cevap vereyim:
<<kuvvaniyin istibdada yumruk hakkına istinaden>> değimli?!.. ah, o yumrukların acısını ne çabuk unuttuk!…
Geliniz kardeşlerim! Kafileyi hamiyyetkaraneden ayrılmayınız! Vatanın hayatını kurtaracak milletin şeref ve haysiyetini muhafaza edecek hatta… hatta.. sizlerin ve hepimizin almakta bulunduğumuz maaşların devamını temin edecek bir gayeyi ulviye matuf olan bu hareket milliyede efradı bulunduğunuz milleti muazzamadan ayrılmayınız!.. sonra otuz milyonluk şü kütleyi muazzamayı fedakaranın intikam manevisinden kurtulamazsınız.
<<his ma sefadi ma keder.>>
Ali Şükrü
Sayfa: 199
<<yadigarı millet>> romorkör vasıtasıyla alargaya çıkarken
Sayfa: 200
Mücahid şehid Turgut reisin son dokikaları
Sayfa: 201
<<yadiğarı millet>> alargada
Sayfa: 202
OSMANLILAR VE AVRUPA
Donanma ianesine defaten beşyüz lira iate eden Basra mebus muhteremi
Zehirzade Ahmet paşa hazretleri.
Muhammed Muan
Sayfa: 202 – 203 – 204 – 205
ANADOLUDA BİR ASKER ANASININ
HAMİYETİ
27.ŞUBAT.1325
M. ETURİ
Sayfa: 206 – 207 – 208
DÖRT DENİZ
3.NİSAN.1326
CELİS
Sayfa: 209
TAHSİR HAZAN
KÜÇÜK HİKAYE
Donanmayı Osmani muaveneti milliye cemiyeti Makri köy şubesi reisi
Sabıkı binbaşı Nurittin İbrahim bey.
M. Rauf
Sayfa: 210 – 211
Şube reisi:Müftüzade İbrahim efendi
<<donanmayı Osmani muaveneti milliye cemiyeti Manisa
Şubesi heyeti idaresi
Aza: ticariden Murad oğlu Piraşkuve efendi aza: Kardıçalı Emin efendizade Mustafa bey.
Sayfa: 212
Reisi sani: Menemenli zade Halit efendi
aza ve sandık emini: Kardıçalı Abdulrahim efendi. aza: hacı Mahmut bey zade Kani bey
sayfa: 213
HOCA HANIMIN NİNNİSİ
HAŞİM NAHİD
Sayfa: 214 – 215
Muhasib reji müdürü Abbas Fazlı efendi; reisi sani Abdülgani bey; vali Galip paşa hazretleri; reisi evvel yüzbaşı Muzahir efendi; tahsilat müdürü Kazazyan Hana efendi; veznedar Sinay efendi; ticariden Serdarzade Mustafa efendi; alay. 31 t. 2 n. 1 yüzbaşı Tevfik efendi Belediye reisi Çıracıyan İstefan efendi; ticariden Sayit efendi; ticariden Muharren efendi.
Sayfa: 216
VATAN
Sayfa: 217 – 218 – 219 – 220 – 221 – 222
Almancadan tercüme
ISSIZ ADA
25.NİSAN.1326
DOKTOR FAZIL BERKİ
İngiltere kralı müteveffa yedinci <<Edward>>ın
1909 temmuzunda Buckingham palace’ın bahçesinde greenwich’deki <<Royal – hospital>> mektebi talebesini nazarı teftişinde geçirirken alınan resmidir ki talebeden bazılarının talimini seyrettikten sonra <<bunlar; imparatorluğun müdafaası emrinde eser ecdada iktifa edeceklerinden katiyen ümitvarım>> demiştir.
Sayfa: 223 – 224
İngiltere kral cedidi beşinci Gearge ve aileyi muhteremesi erkanı
Kral beşinci George hazretleri, ingilterede bir bahriye zabiti olmak için devamı meşrut olan mekteplerin cümlesinde ikmal tahsil etmiştir.
Büyük mahdumları prens <<Edward dahi ese perde iktifaen <<osborn>> bahriye kursunu ikmal etmiş ve elyevm bir ay talim <<dartemus>>ina devam etmekte bulunmuştur.
Sayfa: 225 – 226 – 227 – 228
BİR MUKAYESE
–HARB GEMİLERİ ARASINDA–
Memleketimizin mevkii coğrafyası ve sahillerimizin vesait ve ehemmiyeti hasebiyle hükümetimiz, her manasıyla, bir devlet bahriye olmak lazım gelir. Mevcudiyet atiyemiz noktayı nazardan, kuvvayı bireyimiz gibi kuvvayı bahriyemizi de mümkün mertebe ihya ve islah hususunda gaflet etmek pek büyük bir hata, daha doğrusu bir intihar milliyedir. Satvet bahriyemiz, mevcudiyet ve masuniyet milliyemiz için pek mühim bir müesser olduğu gibi, Osmaniyenin eczayı paydasını yekdiğerine rabt edecek kuvvet, başlıca, mükemmel bir donanmadır. Tarih bize pek acı tecrübeler, derslerle anlatmıştır ki kuvveyi bahriyemizin talisi hususunda ne kadar lakayd kalır isek o kadar büyük felaketlere, tehditlere, mahrumiyetlere maruz kalırız. Bahusus, badehah hanemizin alenen takip ettikleri amal ve ihtirasat mütecavizane bugün bize, ihtiyaç hakikimiz dairesinde, kuvvetli bir donanmanın lüzumunu şiddetle ihtar ediyoruz. Bundan başka, bazı hadisat dahilinin teskini, ve asayiş memleketin hakkıyla muhafazası hususunda faal, seyyar, kifayetli harp gemilerinin hükümete ifa edeceği hizmet pek müessir, pek gereklidir.
Yarım asırdan beri donanmamızın gerek müşkülat harbiye ve gerek vakayı dahiliye karşısında bi hakkın bir mevcudat gösterememiş olması, hatta sahillerimizde, vatanımızın sinesinde bir çok ecnebi zırhlıları cuvlan ederken millet muazzamayı Osmaniyenin vakar ve hissiyatıyla mütenasip bir harp sefinemizin meydana çıkamamış bulunması devri sabıkın cümleyi seyiat ve cinayetindendir. O mazlum devre ait olan şu sayfaları kapatmakla beraber, aynı zamanda bir ciddiyet azimkarane ile çalışmak, milletin zaman istikbal ve selameti olabilecek derecede kuvvetli bir donanma vucuda getirmek, kanun tekamül ahkamına ve muhitimizin icabat mıntıkasına tevfiken, kuvveyi bahriyemizi islah ve ordumuz seviyesine esad etmek şart azimedir. Şimdiye kadar düçar olduğumuz binlerce hüsran ve felaketi kaçırdığımız kanlı bir devri istibdada atıf etmekle kendimizi mesuliyet maneviye ve belayı müstakbeleden kurtarmak mümkün değildir. Osmanlılar hürriyet milliyelerine sahip oldukları dakikada meydan cruiser (kruvazör)e dahil olmuşlardır ki şü devreyi imtihanda isbatı gayret ve fazilet etmek mecburiyetindedirler. Binaenaleyh, merthane, vatanperverhane, gayyurrane çalışarak esbabı silah ve terakkiyi temin edemez isek yine bizden daha müterakki ve kuvvetli olanların karşısında zebun kalmamız, eskisi gibi yine alınların bazıca ihtirasatı olmaklığımız bedihabdır.
Teşakkür olunur ki halin ciddiyetini ve mevkiimizin ehemmiyeti ve nezaketini takdir eden vatanperveran millet mevcudiyet ve selamet atiyemiz noktayı nazarından, ordu derecesinde mühim bir istinatğah hak ve kuvvet olan donanmamızın ihyasını temin ediyorlar. Her taraftan galayanı hamiyetle vaki olan ianet ve teberruat sayesinde ilk semere muvaffakiyet olmak üzere, dört torpedo muhribi mubayaa edildi. Bunlar, cesametleri itibariyle açık deniz muhripleri derecesinde oldukları cihetle haiz ehemmiyetle taliki ettiği gibi, bunların harpte sarih ve muayyen vazifeleri olduğu cihetle, sefin mezküre donanmamızda kıymettar olacaklardır.
Diğar taraftan, yine milletin hamiyetine istinaden, beş
Sayfa: 229
milyon lira mukabilinde iki zırhlı vasaire siparişi mamüldür. Asrı hazırda muharebat bahriyenin pek müthiş bir şekil aldığı ve inşaat bahriyede pek büyük tahvilat ve terakkiyat vukua geldiği malümdur. Binaenaleyh, Osmanlıların ihtiyacatına hakikaten en muvaffak bir dereceyi kuvvet ve cesamette zırhlı siparişi dereceyi nihayette mühim ve nazik bir meseledir ki bu cihet daireyi aidesinde vazifedar olan erbab iktidarca bittabi kemali cedidle tetkik edilecektir. Cesametleri yekdiğerine yakın olan, fakat muhalif tarzda techiz edilen zırhlıların kıymet nisbeti Harbiyelerini tayin etmek müşkül bir mesele olduğu için milletin mukadderatı atiyesine tesirat muhammesi derkar olan bu hususta ciddi ve esaslı tenbiatta bulunmak bizce bir ihtiyac şedid ve mübremdir. Bahusus mütehassin ecanibin bu mesele hakkında icra ettikleri tetkikatı ve mahsul iktidar ve erkanları olan esarı mütalaa etmekten ve arasına kalamayız. İşte bu makalede, geçenlerde (Hudson – Fulton) merasimi münasebetiyle düvel bahriyenin Amerikaya gönderdikleri filolardaki zırhlıların kifayet harbiyeleri tetkik olunacaktır. Bu merasimde Fransızların en mükemmel zırhlısı (Justice) Amerikalıların (Connecticut) ve İngilizlerin (İnflexible) idi. Bunların cesametleri yekdiğerine yakın ise de tarzı techizleri muhteliftir.
Avrupa ve amerikada umüru bahriyede beyanı reye selahiyettar görülün erbabı iktidar, hemen umumiyetle, muharebat müstikbali bahriyenin (uzun menzil) atişı ile icra edileceğide müttefiktirler. Bunun için, zamanı hazırda inşa edilen zırhlılar hep bu maksat gözetilerek techiz ve planları ona göre tanzim olunur. Muharebat mütekabelede birinci sınıf zırhlıların beş mil kadar uzak mesafeden harp edeceklerine kanaat umumiye vardır. Uzun mesafelerde en müthiş tesirat tahribiye icra edebilecek silah (büyük toplar) olduğu gibi, topun çapı büyüdükçe endaht da o derece sahih ve mehleke olur. (dreadnought) inşasındaki hikmet budur. Mamafi bu muharebe bahriyeyi icra hususunda menzil veya mesafenin tayini, en seri sır zırhlının elindedir. Çünkü düşman kendisine sokuldukça açılmaya ve daima aradaki menzili tezyid etmeye muvaffak olur. Diğer taraftan, eğer düşman menzili bölünmek veya musademeyi bertaraf etmek isterse, sürati fazla olan zırhlı daima sokularak kendisi için en muvaffak ve hasmı için en fena olan vaziyet ve mesafeyi muhafaza edebilir.
Maruzat salifeden anlaşılacağı veçhile, islahası kamilen cesim toplardan mürekkep olan bir (dreadnought), büyük ve orta çapta toplarla mücehhez bir düşman zırhlısına tesadüf ederse yapacağı manevra, her şeyden evvel, kendisini düşmanın orta çaptaki topları menzilinden uzak bulundurmak ve aynı zamanda düşmanı, kendi büyük topları menzili dahilinde tutmaktır. Bu ise ancak hasmından fazla sürate malik olmakla kabildir. Eğer sürati icap ettiği derecede fazla ise mevkiye hakim ve maksadına nail olabilir.
Şimdi şu hikayeyi hatırda bulundurarak (Justice), (Connecticut) ve (İnflexible) zırhlılarını mukayese edersek son sistem bir dreadnought zırhlısı – topları kamilen cesim, sürati fazla bir zırhlı – nın muhtelif çapta toplarla mücehhez ve orta süratte olan bir zırhlıyı ne kadar müthiş bir mağlubiyete düçar edeceği, yahut İngilizlerin (İnflexible) dreadnought zırhlı cruiser’inin Fransızların (Justice)ini veya Amerikalıların (Connecticut)ını nasıl perişan eyleyeceğini derhal görürüz. Dreadnought tarzındaki zırhlı ancak su hattına veyahut taretin dahiline düşman mermisi nüfuz ederse ağır surette rahnedar (vitally vulnerable) olur. Fakat dreadnought tarzında olmayan – yahut tabiri mahsusuyla <<pire – dreadnought>> – bir zırhlının mürettebatından kısmı azami orta ve küçük çaptaki topların başında meşğul olacağı gibi, bunlar bittabi nispeten hafif zırhla muhafaza edilmiş bulunacaklardır. Binaenaleyh beş mil olarak kabul edilen harp menzilinde (fighting range) mile bu mürettebat ve sefinenin aksamı mühim hayatiyesi
Sayfa: 230
Almanyanın <<Blucher>> zırhlı cruiser’i : (5250) sürati 25 mil esahesi 12 adet: (8.2) puslk; 8 adet (5.9)pusluk ve 16 adet 3.4 pusluk seri ateşli toplardan ibaretdir.
Dreadnought’un (12) pusluk cesim ve ali kuranlı hamberesiyle tamamen tahrip olunabilir.
sayfa: 231
Almanyanın <<deutschland>> zırhlısı: cesameti 13200 ton, sürati 18 mil
İslihası: 4 adet 40 çapında 11 pusluk seri ateşli; 14 aded 40 capında (6.6) pusluk seri ateşli, 14 adet 1.45 pusluk makinalı top, 6 adet tahtelbahr torpido kovanından ibarettir.
sayfa: 232 – 233
(Connecticut) ile (justice)in orta çaplı toplardan mürekkep ikinci bataryası (inflexible)ın zırhsız aksamına icrayı tesir edebilirse de zırhlı taraflarına hiç tesir edemez. Halbuki (İnflexible)ın topları, muhasımlarının ikinci bataryasını muhafaza eden zırhı, kazimetleri kamilen tahrip edebilir. (Connecticut) sekiz puslukları (İnflexible)ın yedi pus tahannindeki zırhına nüfuz edebilmek için her iki sefinenin (5400)yarda (takriben iki buçuk mil) ve (7) yüzlükler için de (4000) yarda (takriben iki mil) mesafede bulunması lazım gelir. Hal bu ki (Justice)deki 7.6 puslukların nüfuzu için 5000 yarda (takriben üç mil) mesafede olması iktiza eder. Aynı zamanda (Connecticut)ın ikinci bataryasını muhafaza eden 7.6 pusluk zırhlarla (Justice) mutavassıt toplarını muhafaza eden 5, 5.4 lük zırhlar İnflexibleın mermiyatı karşısında perişan ve berhava olmaktan kurtulamaz.
Ahmet Vahid
Sayfa:234
İNGİLTERENİN VATAN FİLOSUNA EN SON
İLAVE MUHİBESİ
<<Collingwood>> (barbet zırhlısı) tarihi inşası 1882 – 1886
Sayfa: 235 – 236
<<collingwood>> dreadnought sistemi tarihi inşası 1908 – 1910
Sayfa: 237 – 238 – 239 – 240
HALLEY YILDIZI
Sudanın issiz kayalıklarında şark ve şamil cihetinden esecek bir nefheyi hayata intizar eden Osmanlı sancağı
Sudadaki Osmanlı bayrağını 1313 senesinden beri ilk defa selamlayan Fransız mektep sefinesi <<decovi>>
Sayfa: 241 – 242
Girit meclis umumiyesinin heyn küşadındrıstiyan azaların Yunan kralı namına yemin etmelerini – hukuku osmaniyeyi mudafaaen – İslam azalar namına protesto ederken bir palikaryanın taarruz ve haşyanesine hedef olan, daha doğrusu vatan ve hamiyet yolunda <<tokat>> yiyen vatanın öz oğlu <<Nayim bey zade Hüseyin bey>>
Sudadaki sancağımızı ikinci defa olarak selamlayan Fransız zırhlı cruiser <<joule- messagere>>.
Sayfa: 243 – 244 – 245 – 246 – 247
TALİ HARB
Geçen nüshadan mabad
Muharebatın ve orduların mukadderatına tesirat katmıya icra etmiş olan talik bazı tecelliyeti hakkında beyanı mütalaa etmeden mukaddem diğer meşhur bir generalden bahis etmek isterim. Her ne kadar bu general vadeyi iktidar ve iştihar da Napoleon ile wellington’a kıyas edilemezse de, bu general makdema adi bir nefer iken bilahare bir taç kralıya nail olmuş ve yirmi altı sene saltanat ettikten sonra iyi ve müdebber bir kral olmak üzere nam bırakmıştır. Bittabi bu general veya kral ikbalini sureti katiyede talihini harbin cilveyi lütfu sezisine medyun idi.
Bu zat Bernadotte idi ki Marechal de France ve sonra Prince de Ponte Corvo ve bilahare İsveç – Norveç kralı on dördüncü Charles namıyla şöhret kazanmıştı. Bernadotte nin hayatı cidden hayret bahistir. Müşaraliye birincim ikbal altında dünyaya gelmiştir. 1780 de en aşağı bir rütbede olduğu halde 1794 de bir fırka kumandanı oluncaya kadar tariki tefyizede ilerlemiş ve on sene sonra payı müşiriyi ihraz ve ertesi sene Austerlitz muzafferiyetinde gayet büyük hizmeti sabık ettiği için Price de Ponte Corvo mertebesine ala edilmişti. 1806 senesinde öyle bir vakıa zuhur etti ki, mamulün fevkinde onun ikbalini şaşayı paş eyledi. O sene Napoleon Yena ve Auesterstadt’da icra edilen muharebelerde – ki bunların her ikisi de aynı günde ve yekdiğerinin yakınında olmuştu – Prusyanın kuvvayı askeriyesini tahrip etti. Bu mevkilerin birincisinde bizzat Napoleon baş kumandan idi; Diğerindeki muharebeyi de Marechal Davoust idare etmekte idi. Overstadt da muharebe başlamadan evvel Bernadotte nin kumandasındaki kuvvet öyle iyi bir mevkide bulunuyordu ki eğer Bernadotte arzu etseydi Marechal Davoust un icraatına mükemmelen iştirak ve muzaharet edebilirdi. Fakat Bernadotte, Davoust u çekemediği ve onun emri tahtında ifayı hizmet etmek istemediği için imparator tarafından bir emirnamedeki müphem bir cümleyi kendi emeline göre tevil ederek Davousta muavenet etmedi. Fakat Davoust pek parlak muzaffariyet ihraz etmekte idi; Çünkü kuvvetini
Sayfa: 248
gayet mahirane sevk ettiği gibi, fevkalade azim ve mekanetle hareket eyliyordu. Napoleon Bernadotte nin bu hareket nirvasını haber aldığı zaman o derece hiddet etmişti ki hemen ağzından şu sözler çıktı: <<eğer onu divanı harbe gönderirsem kurşuna dizilmekten onu hiçbir şey kurtaramaz.>>
Mamafi Bernadotte nin kuvveti hiç yorulmadığı, halbuki diğer fırkalar zayiatı azime verdikleri cihetle imparator ricat eden düşmanın takibi hususunu Bernadotte ye ihale etti ki müşareliye evvelen Halle de, saniyen Soult un muavenetiyle Lubeck de düşmanı derdest ve mağlup etti. Bir eseri tesadüf olarak, Lubeck in sukütu akabinde Almanlara muavenet için gelen İsveç kuvvayi imdadiyesi hamil birkaç vapur limana girdi. Bu kuvvet Prusyalılara muavenet için dördüncü Gustav tarafından gönderilmişti. İsveç ordusu karaya çıkar çıkmaz, Fransızlar bunların üzerine hücum ettikleri gibi, Prusyalılar da onları yalnız bıraktıkları cihetle bilakayd ve şart Bernadotte teslim olmuşlardı. Marbotun hatırat muhammesinde muharrir olduğu vechile Bernadotte gayet alicenap idi. arzu edese fevkalade hüsnü muamele gösterirdi. Binaenaleyh esrayı harbe karşı son derece de merthane ve kerimane muamele etti. İsveç zabitanına büyük hürmet ve ikram gösterdiği gibi, onların şeref ve haysiyetlerini rencide etmeyecek derecede hafif şerait dairesinde teslim muamelesi ifa etti; onlara kendi beygirleriyle eşyayı sairelerini iade ve kaffeyi ihtiyaçlarını temin eyledi. Eseranın kumandanı bulunan kuvvetin Moeurner kendi dairesine davet ederek müşaraliye fevkalade ihtimam gösterdi. İsveçliler memleketlerine avdet ettikleri zaman Bernadottenin insaniyet ve alicenaplığını sena etmekle bitiremediler. Bu vaka 1806da ceryan ediyordu. İki sene sonra İsveçte bir ihtilal zuhur etti. Kral Gustavus Adolphus terki saltanata icbar edilerek yerine Duke de Sudermanie intihab olundu ki müşarileyh onüçüncü Charles ünvanıyla tahta çıktı. Fakat bunun evladı olmadığı ve veliaht olarak birinin intihabı lazım bulunduğu cihetle Holstein hanedanından bir prens varisi saltanat olarak kabul edildi. Fakat bu veliaht 1811 de bila veled vefat ettiği cihetle münhal olan bu makam verasete hariçten bir münasibini bulup tayin etmek icap etti. Bu mevki balaterini elde etmek için evvel emirde pek çok heveskaran zuhur etti. İşte her taraftan müracaat vuku bulduğu bir sırada Kont Murnar, Bernadotteyi teklif etti. Bernadottenin 1806 da Lubeck te esir olan İsveçlilere karşı ibraz ettiği fartı kerim ve insaniyet hemen derhatır olunduğu için bütün millet bu teklifi kabul etti. Bu karar Napoleon tarafından da tasvip edildi. Her ne kadar Napoleon Bernadotteye şahsen nefret etmekte
Sayfa:249
olduğu gibi 1806 da Yena 1809 da vağram hadisesi dolayısıyla general Mecharaliye hakkında pek fena ve şedid sözler sarf etmiş idiyse de, yine onun iktidar fevkaladesini takdir etmekte ve diğer taraftan Bernadotte İsveç makam kraliyesine geçerse, Avrupada kendi planlarının tatbiki için ondan muavenet ve hatta müşareket bile göreceğini düşünerak bu karara muvafakat etmeği münasip görmekte idi. fakat Napoleon bu zehabında pek yanılmış idi. İsveç makam kraliyesine Bernardotteyi tayin hususunda Napoleon esasen pek de kolaylıkla ikna edilememişti. Bernadotte, Napoleonun bu hususta elan mütereddit olduğunu görünce, ona şöyle demiştir: <<ne! Bana bir taç krallığı red etdirmekle kendinizden daha büyük bir mertebeye mi esad etmek istiyorsunuz?>> bu manidar söze Napoleon şu muhtasar cevabı vermiştir: <<git, hüküm kadar yerini bulsun.>> veli uhdeliği zamanında Bernadotte yeni vatanı olan İsveçin münafaa hakikiyesine pek itina göstermiştir ki, bu intihap bilahare hiçbir kimseyi nadim ve müteessif bırakmamıştır. Görülüyor ki Bernadotteu bilhassa şehbal himayeti altına almıştı.
Şimdi, bir takım tesadüfat garibe neticesinde kazanılmış veya kaybedilmiş muharebat hakkında misaller irad edeceğim; Bunlar, harpte talihin ne büyük tesirat icra ettiğine muessir ve vazii bir takım delil teşkil ettiği için hasseten calibi dikkatdir. Napoleon demiştir ki: <<bazen bir harp hal ve fasl eder; Bazen de en ehemmiyetsiz bir hadise bir harbin encamını hal eder.>> Bu söz o kadar doğrudur ki kemali dikkatle tahlil ve tetebbi edilen muharebattan hemen hiç birini hatta edvarı kadime hakkında incilin kayıt ettiği vechile bir adamın attığı okun her nasılsa tesadüfi olarak kral Ahab’a isabet etmiş olduğu tarihten zamanımıza kadar zuhur etmiş olan vakayı harbiyenin kaffesini – talik tesiratından azade bulmak kabil değildir. Bazen bir emir sui tefhim veya sui tatbik edilir; Bazen hava gayri mamül surette bozar, bazen tok olur, karlar erir, bazen bir nehir nağehanı tagyan eder. Bundan başka bazen nazik ve mühim bir zamanda kumandanın uyuması veyahut hasta olması velhasıl sırf eseri kaza ve tesadüf olan bazı ahval bir muharebenin neticesine mühim bir tesir icra etmiştir. Tarih, bir hayli vakayı harbiye münasebetiyle, hep bu gibi misallerle dolmuştur ki benim başlıca düçar olduğum zahmet bunlar arasında münasiplerini intihap etmek olmuştur.
Waterloo muharebesinden başlayacağım: Çünkü bu muharebenin sefahat esasiyesi hemen herkesce malumdur. Bu harp o kadar çok hadisat ile memludur ki her biri talihi harbin tesiratini ispata delalet eder.
Bu harpte Napoleonun takip ettiği plan Charleroi da Sambre yi geçmek ve serian Bruxelles üzerine yürüyerek kuvvayı müttefike (İngilizlerle Prusyalılar) arasına atılmak idi.
Sayfa: 250
çünkü Napoleon mütefekkirlerin mütenazıren harekat muayyenlerine (biri şimalde, diğeri şarkta) çekileceklerine ihtimal verdiği için bunların arasına girerek her iki tarafa da ayrı ayrı hücum etmek ve bu suretle her birini mahv ve perişan etmek istiyordu. Ve bu planın muvaffakiyetle neticelenmesi, Fransa harekat harbiyesinin mümkün mertebe seri ve gayet mahirane icra edilmesine vabeste idi. napoleon gerek bedenen ve gerek fikren rahatsız olduğu halde, haziranın onikisinde cududa müteveccihen Paristen hareket etti. Lord wellesley <<Napoleonun inhitat ve sukutu>> namlı eseri meşhurunda diyor ki! <<Napoleon kendisinin artık bedenen o mazi pür mefahirdeki adam olmadığını biliyor ve fikren pek çok gaile maruz bulunuyordu. Kendisi talihe pek ziyade rabtı kalb ederdi. Binaenaleyh üç seneden beri tevali eden nekbete bakarak bu defa dahi lutfu tuluğdan ümitvar olamıyordu. Napoleon şöyle demişti: <<ah!, siz talihin ne büyük kuvvet olduğunu bilmiyorsunuz!. Hissen talih ümidi insana cesaret bahş eder. En çetin ve müşkül işlere teşebbüs etmek için bize cesaret veren şey, hissen talihden ümitvar olmak hissidir. Cüret edememek, mühim hiçbir iş yapamamak demektir. Hissen talih ümidi olmadıkça dahi asla cürette bulunulamaz. Sui talih ruhu o kadar sıkar ve ezer ki bundan sonra bir insan hiçbir iş göremez. Bu ihtisasatın altında nasıl hakikatin yattığını zannederim ki hepimiz hayatımızda bir çok defalar görmüşüzdür. Haziranın ondördünde Napoleonun ordusu (Charleroi) ya pek ziyade takrip etmişti. Fakat (Zieten) otuzikibin Prusyalı ile yolu kapamıştı. İmparatorun (Beaumont) dan isdar ettiği emir mucibince Fransız askerleri haziranın onbeşinci günü kablelzuval üçde hücuma ibtidar edeceklerdi; Bundan maksat bir kuvveyi muavine yetişemeden evvel Çitanı yol üzerinden def etmek ve hemen o akşam (Quatre Bras) ve (Sumbref) işgal etmek suretiyle kuvvayı müttefikanın birleşerek kendisine mukavemet edebilmelerine mani olmaktı. İşte tam bu esnada öyle bir hadise zuhur etti ki, planın tamamen tatbik ve icrasına hail olduktan başka harbin encamında mühim bir tesir icra etti. Cephe hattı önünde (Vandamme) mefruzesi bulunduğu için bittabi en evvel bunun hareket etmesi iktiza ediyordu. Fakat Vandamme hiçbir emir almamıştı. Ne için; Çünkü haziranın on dördüncü günü akşamı onu bulamadılar! Vandamme kararğahtan hayli uzak bir odaya yatmaya gitmiş ve idaresini de bırakmamıştı!
Devamı var
Sayfa: 251
GAZİ HASAN PAŞA
2
KAPTAN PAŞALIĞA DOĞRU
sayfa: 252 – 253 – 254 – 255 – 256
donanmayı Osmani muaveneti milliye cemiyeti mükerreratından:
tarih: 5 mayıs 1326
donanmayı Osmani muaveneti milliye cemiyeti vilayet ve müstakil mutasarrıflıklar şubesine gönderilen tamim suretidir.
Tarih: 5 mayıs 1326
sayfa: 257 – 258
sevgili donanmamızın alayı şan ve şevketi için Osmanlılık hamiyetine istinaden açılan iane milliyeye cemiyetimizin bidayet tesisi olan 6.temmuz.1325 tarihinden itibaren hamiyetperveran ahalimiz tarafından ihda edilen meblağı natık listeden: (devamı)
liste dökümü
sayfa:259 – 260 – 262 – 263 -264 – 265 – 266 – 267 – 268 – 269 – 270 – 271 – 272 – 273 – 274 – 275 – 276 – 277 – 278 – 279 – 280 – 281 – 282 – 283 – 284 – 285 – 286
=ÜÇÜNCÜ MECMUANIN SONU=